15 Ağustos 1951 yılında Fransa'nın güneyinde başlayan akıl hastalıkları "salgını" sonucu 3 gün içerisinde dünya üzerinde 250 kişi delirdi ve bunların 32'si intihar sonucu hayatını kaybetti. Bu kişiler içerisinde ülkenin saygın doktorları da yer alıyordu ve gerçeklikten kopan insan sayısı git gide artıyordu. Bu olaylar sırrı çözülemeden kaldı. Ve tam 2 yıl 2 ay sonra 6500 km ötede Amerika'da vak'alar yeniden başladı. Olaylar yine çözülemeden kaldı ve 1994'te ölen kişilerin cesetleri çıkarılıp aile mezarlıklarına gömülmeden önce incelemeye alındı. Bu kişilerin bazılarında kanabinoid denilen marijuana türevi halüsinojenik maddeler bulundu ve bazılarının da yine halüsinasyonlara yol açan LSD maddesini aldıkları öne sürüldü. Ayrıca ölen/öldürülen kişilerden bazıları da devlet adına askeri araştırmalarda görev alıyordu.
Olayların üzerinden 50 yıl geçtikten sonra olayı araştıran İtalyan asıllı Amerikalı gazeteci Albarelli, elde ettiği belgeler sayesinde, bu delilik salgınlarının LSD maddesinden kaynaklandığını keşfetti. LSD maddesinin ne amaçla kullanılacağı ve ne işe yaradığı o dönemlerde bilinmiyordu. CIA tarafından tutulan belgelerde bu ölümlerin LSD maddesinin denenmesi aşamasındaki deneylerden kaynaklandığı yazıyordu.
Albarelli elde ettiği bulguları 2009 yılında yayınladı ve Amerikan hükümeti deneyin varlığını kabul etti ve ölen kişilerin ailelerine 750,000 $ tazminat ödedi. Ancak hükümet bulguları ve ölüm sebebini açıklamazken, Fransa'da gerçekleşen ölümler ise cevapsız kaldı.
31 Mart 2013 Pazar
30 Mart 2013 Cumartesi
3D Oyunlar
3D oyunların açılımı 3 Boyutlu Oyunlar olarak geçiyor. 3D Oyunlar kategorisinde, normal flash oyunlardan farklı olarak, 3 boyutlu olarak oynayabileceğiniz oyunlar bulunuyor. Bu oyunların içinde araba yarışlarından dövüş ve maç oyunlarına kadar pek çok oyun çeşidi bulunuyor. Bu oyunlar normallerinden farklı ve farklı boyutlarıyla görüyor ve oynuyorsunuz. 3 boyutlu oynamanın tabii ki zorlukları da bulunuyor. 2 boyutu kontrol etmek yerine 3 boyutu kontrol etmeniz gerekiyor ve bu da oyunları hem kolaylaştırıp hem zorlaştırıyor. 3D Oyunlar Oyna.
28 Mart 2013 Perşembe
2 Kişilik Oyunlar
2 Kişilik Oyunlar, bir arkadaşınızla beraber oynayabileceğiniz çok güzel oyunları içeriyor. Futbol maçlarından savaş ve dövüş oyunlarına, nişan oyunlarından araba yarışlarına pek çok kategoride 2 Kişilik oyunlar bulabileceğiniz bu kategori, sizlere arkadaşlarınızla birlikte geçirebileceğiniz çok güzel dakikalar vaad ediyor. Bu oyunların başından saatlerce kalkmayacak ve birbirinizin rakibi olacaksınız. Kıyasıya mücadele edeceğiniz 2 Kişilik oyunlarda, bazen birbirinize sinir olacak bazen centilmence oyunlar oynayacaksınız. 2 Kişilik Oyunlar Oyna.
27 Mart 2013 Çarşamba
Beceri Oyunları
Beceri oyunları, flash oyun olmasına rağmen çocuklardan çok yetişkinlere hitap edebiliyor. Çok çeşitli oyun tipleri bulabileceğiniz bu kategoride amacınız bir nesneyi başka bir noktaya götürmek şeklinde oluyor. Fakat kimi oyunlarında da nişan alma ve hedef vurma gibi amaçlarınız oluyor. Bu tip
oyunları İngilizce sitelerde Physics, Türkçe sitelerde ise Beceri Oyunları başlığı altında bulabilirsiniz. Bu
oyunların hemen hepsi sadece fare ile oynanır. Bazıları çok basit
olabileceği gibi, bazıları da sizi saatlerce uğraştırabilir ve zeka gerektiren tipleri ve yaratıcı düşünmeyi gerektirici tipleri bulunuyor. Sen de Beceri Oyunları Oyna ve flash oyunlara yeni bir pencereden bak!
26 Mart 2013 Salı
Mario Oyunları
90'lı yılların başlarında atari başından kalkamayışımızın nedeni olan Süper Mario’nun artık eski oyunlarını bulamasak da, oyun
geliştiricileri, Mario severler için Süper Mario konulu benzer oyunlar
geliştiriyorlar. Hepimizin Mario oyunları oynayabilmesi için yapılan bu oyunlar, eski tadını vermese de, eski Mario’ları
aratmıyor diyebiliriz. Mario Oyunları’nda yine Süper Mario ile oynuyorsunuz
ancak bunların kiminde kamyon kullanırken, kiminde yine atarideki gibi zıplayarak
altınları toplamaya çalışıyorsunuz. Her şeye rağmen atarideki Mario oyunlarının
yerini tutması mümkün olmasa da yeni yapılan flash Mario oyunları da eskisi
kadar zevkli olabiliyor. Mario severler bu oyunlardan zevk alıp, Süper Mario havasını tadacaklardır. Sen de hemen Mario oyna, bu heyecanı yeniden yaşa!
23 Mart 2013 Cumartesi
Tek bedende iki kişilik: Candy Jones Vakası
Candy Jones, 1940-50 yıllarında Amerika'nın en popüler modellerinden biriydi. Jones, eşiyle ayrıldıktan sonra 1972'de ikinci kocası John Neville ile evlenmişti, ve bazen kafasından sesler duyduğundan şikayet ediyordu. Candy daha sonra kendisinden başka biriymiş gibi davranarak disosiyatif semptomlar göstermeye başladı. Bu davranışlardan şüphelenen kocası John, Candy'yi ikna ederek hipnotize etti ve yaptıkları görüşmeleri ses kaydına aldı. Hipnoz altındayken Candy Jones, isminin Arlene Grant olduğunu ve CIA için çalıştığını söylüyordu, ve bir öldürme görevinden bahsediyordu. Bunun karşısında şok olan kocası eşini uyandırdı ve ses kaydını ona da dinletti. Ardından Jones de kabul edince, hipnoz seansları devam etti ve buna birlikte bir anlam bulmaya çalıştılar. Jones, hipnoz sırasında ilk boşanmasının ardından çok kırıldığını ve arkasında iki çocuk bıraktığını söyledi ve bir komşusunun ona bir psikiyatri doktoru önerdiğini söyledi ve Dr. Jensen'a gittiğini belirtti.
Amerika'da hipnoz ve beyin yıkama gibi yöntemler 1950-70 yılları arasında oldukça popülerdi. Kocası John da eşi Candy'nin bu gizli tekniklerden birine maruz bırakıldığına inanıyordu ve bunu yapanın Dr. Jensen olduğunu düşünüyordu. Jones, hipnozu sırasında 1966 yılından kaçırıldığından, elektrik sandalyeye bağlandığından bahsediyordu. Jones 1990 yılından doğal sebeplerden hayatını kaybetti ancak şu sorular ise hala bir tartışma konusu.
- Dr. Jensen CIA adına Candy Jones'a yeni bir kişilik mi yaratmıştı?
- Candy Jones boşanmanın yarattığı etkiden dolayı Disosiyatif Kişilik Bozukluğu mu geçiriyordu?
- Candy Jones'un tüm bu anlattıkları kocası John tarafından hipnoz sırasında bilerek/bilmeyerek mi yerleştirilmişti?
Arlene Grant ismiyle ilgili bir nokta da şudur ki: Candy Jones'un orta ismi Arline, ve ayrıca çocukken yarattığı hayali arkadaşın ismi de Arlene. Ayrıca büyük annesinin ismi de Rosegrant. Bunlar da düşünüldüğünde Disosiyatif Kişilik Bozukluğu ihtimali daha baskın görünüyordu.
Amerika'da hipnoz ve beyin yıkama gibi yöntemler 1950-70 yılları arasında oldukça popülerdi. Kocası John da eşi Candy'nin bu gizli tekniklerden birine maruz bırakıldığına inanıyordu ve bunu yapanın Dr. Jensen olduğunu düşünüyordu. Jones, hipnozu sırasında 1966 yılından kaçırıldığından, elektrik sandalyeye bağlandığından bahsediyordu. Jones 1990 yılından doğal sebeplerden hayatını kaybetti ancak şu sorular ise hala bir tartışma konusu.
- Dr. Jensen CIA adına Candy Jones'a yeni bir kişilik mi yaratmıştı?
- Candy Jones boşanmanın yarattığı etkiden dolayı Disosiyatif Kişilik Bozukluğu mu geçiriyordu?
- Candy Jones'un tüm bu anlattıkları kocası John tarafından hipnoz sırasında bilerek/bilmeyerek mi yerleştirilmişti?
Arlene Grant ismiyle ilgili bir nokta da şudur ki: Candy Jones'un orta ismi Arline, ve ayrıca çocukken yarattığı hayali arkadaşın ismi de Arlene. Ayrıca büyük annesinin ismi de Rosegrant. Bunlar da düşünüldüğünde Disosiyatif Kişilik Bozukluğu ihtimali daha baskın görünüyordu.
18 Mart 2013 Pazartesi
Psişik Savaş!
1964 Sovyet Rusya'sında Nina Kulagina adlı bir kadının uykusunda nesneleri yere düşürmesi dikkat çekmişti, başta bunların kaza sonucu olduğunu sanılıyordu ancak daha sonraları Nina'nın telekinetik yetenekleri olabileceği düşünüldü ve Sovyet yönetimi Nina üzerinde araştırmalar yapmaya destek verdi. Nina gerçekten de hiç dokunmadan nesneler hareket ettirebiliyordu. Araştırma bir üst seviyeye taşındı. Bir kurbağanın kalbi söküldü ve bir kardiyografi cihazına bağlandı. Nina'nın düşünceleriyle bu kalbi attırmaya başlandığı gözlendi ve bu görüntüler kaydedildi. Nina ile çalışmalar sürerken CIA teşkilatının bunu öğrenmesi çok uzun sürmedi.
1970 yılında harekete geçen Birleşik Devletler hükümeti bu Soğuk Savaş'ın bir Psişik Savaşa dönüşebileceğinden çekiniyordu. 1974 yılında Amerikan hükümeti Stargate Operasyonu adında bir proje başlattı ve Psişik Savaşçılar yetiştirmeye başladı. Bu kapsamda gönüllü olan vatan severler, CIA önderliğinde yürütülen deneylere katıldılar. Amerikan hükümeti işin bir üst seviyesindeydi, ve gönüllü kişilere dünya üzerinde rastgele bir koordinat verip, ne bulunduğunu sordular, ve gönüllü kişilerden bir kaçı bu koordinatta bulunan mekanları hatasız olarak söylemişlerdir.
Ancak bir yandan çalışmalarını sürdüren MIT, uydu teknolojisini geliştirmiş ve bu teknolojinin insan tahmininden daha sağlam olduğu ve psişik savaşçı sayısının az olması nedeniyle, psişik savaş terk edildi.
Nina Kulagina 1984 yılında emekli oldu ve 1990 yılında doğal sebeplerden vefat etti.
1970 yılında harekete geçen Birleşik Devletler hükümeti bu Soğuk Savaş'ın bir Psişik Savaşa dönüşebileceğinden çekiniyordu. 1974 yılında Amerikan hükümeti Stargate Operasyonu adında bir proje başlattı ve Psişik Savaşçılar yetiştirmeye başladı. Bu kapsamda gönüllü olan vatan severler, CIA önderliğinde yürütülen deneylere katıldılar. Amerikan hükümeti işin bir üst seviyesindeydi, ve gönüllü kişilere dünya üzerinde rastgele bir koordinat verip, ne bulunduğunu sordular, ve gönüllü kişilerden bir kaçı bu koordinatta bulunan mekanları hatasız olarak söylemişlerdir.
Ancak bir yandan çalışmalarını sürdüren MIT, uydu teknolojisini geliştirmiş ve bu teknolojinin insan tahmininden daha sağlam olduğu ve psişik savaşçı sayısının az olması nedeniyle, psişik savaş terk edildi.
Nina Kulagina 1984 yılında emekli oldu ve 1990 yılında doğal sebeplerden vefat etti.
15 Mart 2013 Cuma
Edison'ın bilinmeyen yüzü!
1880'li yıllarda ampülü keşfetmesiyle büyük bir ün yakalayan, ve keşfettiği ampül aynı şekliyle 2013 senesinde bile yaygınlıkla kullanılan Thomas Edison'ın hikayesi, yalnızca bundan ibaret değil. Edison'ın ampülü keşfiyle DC şirketi olarak Edison eyaletin hemen her yerine elektrik satmış ve rakip firma olan Westinghouse AC şirketi yeni bir yol arayışına girmiş ve yüksek voltajlı elektriği uzak mesafelere götürmeyle ilgili çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar sırasında bir çocuk elektrik çarpması sonucunda ölmüş ve gazetelere manşet olmuştur. Edison ise bu olayı hem rakibini yermek için bir fırsat olarak görmüş, ayrıca aklına dahiyane bir fikir daha gelmiştir. Elektriğin infazlarda kullanılmasının, acısız ve çabuk bir ölüme yol açacağını planlıyordur.
Edison bunu keşfetmek için New York'ta pek çok hayvanı elektrikle ortalama 10 saniye içinde infaz ederek, teorisini doğrular yolda ilerliyordu. Daha sonra sıra insanların infazına gelmişti. Edison'ın ölmek isteyen kişilere ihtiyacı vardı. Bu sebeple New York'ta bulunan Auburn hapishanesine gitti ve denek arayışına girdi. William Cameron isimli mahkum, Edison'ın deneyinde ölmeye gönüllü olmuştu. Edison'ın düşüncesine göre hayvanlar 10 saniyede öldüğüne göre insanlar 20 saniyede ölmeliydi, ancak öyle olmadı. Edison, Westinghouse AC şirketinin yüksek voltajlı jeneratörlerini kullandı ve Cameron'a 1 dakika boyunca 1000 volt elektrik verdi, ancak Cameron hala hayattaydı Ardından voltaj 2 katına yani 2000 voltaja çıkarıldı ve deney devam etti.
Edison'ın bu beklentisi yerini bulmamıştı. Elektrikle adam öldürmek fazlasıyla acılı ve uzun bir ölümdü. Cameron'ın ölümü 1 dakika 1000 voltaj ve 7 dakika 2000 voltaj olmak üzere toplam 8 acı içinde dakikayla gerçekleşmişti. Edison, bu deneyle ampülden sonra, bir işkence makinesi olarak kullanılan elektrikli sandalyeyi de keşfetmişti!
Edison bunu keşfetmek için New York'ta pek çok hayvanı elektrikle ortalama 10 saniye içinde infaz ederek, teorisini doğrular yolda ilerliyordu. Daha sonra sıra insanların infazına gelmişti. Edison'ın ölmek isteyen kişilere ihtiyacı vardı. Bu sebeple New York'ta bulunan Auburn hapishanesine gitti ve denek arayışına girdi. William Cameron isimli mahkum, Edison'ın deneyinde ölmeye gönüllü olmuştu. Edison'ın düşüncesine göre hayvanlar 10 saniyede öldüğüne göre insanlar 20 saniyede ölmeliydi, ancak öyle olmadı. Edison, Westinghouse AC şirketinin yüksek voltajlı jeneratörlerini kullandı ve Cameron'a 1 dakika boyunca 1000 volt elektrik verdi, ancak Cameron hala hayattaydı Ardından voltaj 2 katına yani 2000 voltaja çıkarıldı ve deney devam etti.
Edison'ın bu beklentisi yerini bulmamıştı. Elektrikle adam öldürmek fazlasıyla acılı ve uzun bir ölümdü. Cameron'ın ölümü 1 dakika 1000 voltaj ve 7 dakika 2000 voltaj olmak üzere toplam 8 acı içinde dakikayla gerçekleşmişti. Edison, bu deneyle ampülden sonra, bir işkence makinesi olarak kullanılan elektrikli sandalyeyi de keşfetmişti!
11 Mart 2013 Pazartesi
21 Gram - Ruhun Ağırlığı
Hemen herkes "21 Gram" ölçüsü hakkında bir şeyler duymuştur. Şimdi ise, bu ağırlığın ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, nasıl keşfedildiğini bilimsel kanıtlara dayanarak göreceğiz. İngiliz araştırmacı McDougall, dinine bağlı bir kişilik olmasıyla tanınıyordu, ve 20. yy'a henüz girilmişti ki, insanlardaki ruhun varlığını kanıtlamaya çalışıyordu. Bunun için de inanışın da var olan "ruhun bedeni terk etmesi"ne odaklandı ve şu şekilde bir deney gerçekleştirdi. Ölüm döşeğinde olan insanları kantara bağladı ve insanlar öldüğünde ağırlıklarının ne kadar kaybolduğuna baktı. Dougall baktığında insanların öldüklerinde ağırlıklarını 3/4'ü 5/8'i gibi farklı olanlarda kaybettiklerini buldu. Daha sonra McDougall bunları sabitleme çabasına girdi ve, kan basıncı, kalp atışı, nabız gibi basınç etkilerinden doğan ağırlıkları çıkardığında, tüm deneklerinde ortalama 21 gramlık bir ağırlığa ulaştı. Dougall bu 21 gramı ruhun ağırlığı olarak nitelendirse de, günümüzde bile halen daha bu ağırlığın nöral aktivite, kan dolaşımı, hücrelerdeki sıvıların yoğunluğu gibi pek çok faktörle açıklanabildiği ileri sürülmektedir.
Henüz bu konuda hala bir bilgimiz yok, ancak McDougall'ın bulguları gerçekten enteresan ve bu ağırlığın ruha ait olup olmadığı bilinmiyor.
Henüz bu konuda hala bir bilgimiz yok, ancak McDougall'ın bulguları gerçekten enteresan ve bu ağırlığın ruha ait olup olmadığı bilinmiyor.
7 Mart 2013 Perşembe
Görünmezlik ve Işınlanma Efsanesi: Philadelphia Deneyi
Philadelphia Deneyi, Amerikan Donanması tarafından 1943'te yapıldığı iddia edilen bir ışınlanma- görünmezlik deneyidir. Deneyin gerçekleştiğine dair net bir bilgi olmasa da, ortaya atılan iddialar oldukça dikkat çekici. Deneyden aslında kimsenin haberi yoktu, ancak deneyden sonra Carlos Miguel Allende isimli Meksikalı bir deniz askeri, deneyin gerçekleştiği USS Eldridge gemisinin yakınında bulunan muhafız gemide görevli bir personeldi. Ve olaydan sonra, astronomi araştırmacısı Jessup Morris'e yazdığı mektupta bu deneyde şahit olduklarını anlatmıştır. Morris ilk başta bunlara inanmamış ancak daha sonraları Allende'ye cevap yazmış ve daha detaylı bilgi istemiştir. İkinci gelen mektupta Carl M. Allende imzası bulunuyordu ve daha fazla bilgisinin olmadığını söylüyordu. Allende'nin anlattığına göre deney şu şekilde gerçekleşti:
Jeneratörler çalıştırıldı ve ardından yeşil bir sis bulutu ortaya çıktı, sis bulutu yükseldikçe USS Eldridge görünmez hale geldi ve sis bulutu ortadan kalktığında geminin yerinde yalnızca boş deniz vardı. Aradan bir kaç dakika geçti ve yeşil sis bulutu tekrar ortaya çıktı, gemi yavaş yavaş yeniden görünür oldu. Sis bulutu kaybolduğunda mürettebattan kusanlar, bilincini kaybedenler ve şaşkın şaşkın bakanlar görünüyordu. Bu deney aslında bir ışınlanma deneyi olarak tasarlanmıştı ancak görünmezlik elde edildi. Bundan bir kaç ay sonra deney yine aynı gemiyle aynı limanda tekrarlandı. Bu kez USS Eldridge ortadan kayboldu ve 640 km. ötede görünür hale geldi. Geminin bu mesafeye gidip gelmesi yalnızca birkaç dakika içinde olmuştu.
Ancak bu deneyden sonra mürettebatta çok daha garip şeyler görüldü. Bazıları kaybolmuştu, geri kalanlar ise ya aklını yitirmişti ya da doğaüstü psişik yetenekleri geliştirmişlerdi.
Dediğimiz gibi deneyin varlığı henüz bilinmiyor. Eğer daha fazla bilgi almak isterseniz 1984 yılında yapılan Philadelphia filmini izleyebilirsiniz.
Jeneratörler çalıştırıldı ve ardından yeşil bir sis bulutu ortaya çıktı, sis bulutu yükseldikçe USS Eldridge görünmez hale geldi ve sis bulutu ortadan kalktığında geminin yerinde yalnızca boş deniz vardı. Aradan bir kaç dakika geçti ve yeşil sis bulutu tekrar ortaya çıktı, gemi yavaş yavaş yeniden görünür oldu. Sis bulutu kaybolduğunda mürettebattan kusanlar, bilincini kaybedenler ve şaşkın şaşkın bakanlar görünüyordu. Bu deney aslında bir ışınlanma deneyi olarak tasarlanmıştı ancak görünmezlik elde edildi. Bundan bir kaç ay sonra deney yine aynı gemiyle aynı limanda tekrarlandı. Bu kez USS Eldridge ortadan kayboldu ve 640 km. ötede görünür hale geldi. Geminin bu mesafeye gidip gelmesi yalnızca birkaç dakika içinde olmuştu.
Ancak bu deneyden sonra mürettebatta çok daha garip şeyler görüldü. Bazıları kaybolmuştu, geri kalanlar ise ya aklını yitirmişti ya da doğaüstü psişik yetenekleri geliştirmişlerdi.
Dediğimiz gibi deneyin varlığı henüz bilinmiyor. Eğer daha fazla bilgi almak isterseniz 1984 yılında yapılan Philadelphia filmini izleyebilirsiniz.
Etiketler:
Allende iddiaları,
amerikan gizli deneyleri,
görünmezlik bulundu mu,
görünmezlik deneyi,
ışınlanma deneyleri,
ışınlanma mümkün mü,
Philadelphia deneyi,
USS Eldridge
6 Mart 2013 Çarşamba
Maymun-Adam Ordusu!
Rus Biyolog Ilya Ivanovich Ivanov 28 Şubat 1927 tarihinde resmen başlattığı bilimsel araştırmasıyla hem etik tartışmaları, hem siyasi çekişmeleri hem de bilimsel darbelere konu oldu. Ivanov'un amacı yarı-insan yarı-şempanze yeni bir tür ortaya çıkarmaktı. Bunun için Sovyet yönetiminden destek istedi ve Sovyet yönetimi, yorulmayan, acıkmayan, her türlü koşulda savaşabilecek bir ordu hayali karşısında tüm kapılarını Ivanov'a açtı. Ivanoz yaptığı çalışmasında bir melezleştirme amaçlıyordu, bu sebeple ilk adımı erkek insan spermlerini dişi şempanzeleri enjekte etmek oldu. Bu enjeksiyon sonucunda dişi şempanzeler gebe kalmadı. Bundan sonuç alamayan Ivanov, en çok tartışmaya yol açan kısmına geçti. Bu kez bir erkek şempanzeden aldığı spermleri bir kadına enjekte etti ve Ivanov bundan da sonuç alamadı. Her ne kadar her iki deney de başarısız olsa da, tamamen bir bilim insanının kendini tatmin etmesi ve bir devletin çıkarları uğruna sağlıklı insan ve hayvanların cinsel fonksiyonları riske atılmıştır, ayrıca böyle bir melezleştirme gerçekleşseydi ne olacağı ise apayrı bir tartışma konusu olarak hala gündemde.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)